Asitane Meşkleri
Kadim Bir Öğretim Yolu Olarak Meşk Geleneği
Türk mûsikî geleneğinde "meşk", hem öğrenmeyi hem de öğretmeyi içeren, sözlü ve uygulamalı bir aktarım yöntemidir. Bu yöntemle bir talebe, yalnızca hocasından bir eseri öğrenmekle kalmaz; onun tavrını, üslubunu ve hatta hâlini de içselleştirir. Meşk, yalnızca bir sanatı öğrenmenin değil, aynı zamanda bir terbiyenin ve gönül hâlinin de talim edildiği bir yoldur. “Aşk olmadan meşk olmaz.” sözü, bu geleneğin ruhunu özetler: Meşk, estetikle birlikte aşkı ve ilâhî rızayı gözetir. Kazanımları dinleyiciye yaymayı hedefler.
Tarih boyunca meşk usulü; saraylardan konaklara, camilerden tekkelerin tevhidhanelerine kadar geniş bir yelpazede uygulanmış, her mekân ve meşrep bu yönteme kendi üslubunu katmıştır. Özellikle tekkelerde şekillenen “tekke tavrı”, zikirle iç içe geçmiş, bazen vecd içinde coşkulu bir icra ile bazen de derin bir sükûnetle tefekkür içinde vücut bulmuştur.
17. yüzyılda İstanbul’a gelen bir Fransız seyyahın gözlemi, meşk usulünün özünü ortaya koyar: Talebenin notaya bakmaksızın hocasının icrasını dikkatle takip ederek ilâhî okumaya çalıştığını ifade eden seyyah, Türklerin mûsikîde yazılı nota yerine yaşayan üslubu esas aldığını not eder. Gerçekten de meşk, sadece bir ses aktarımı değil; bir hâlin, bir geleneğin ve bir ahlâkın gönülden gönüle sirayetidir.
Bu yönüyle meşk, konser salonlarından çok gönül meclislerine hitap eder. Dinleyiciye bir temaşa değil, bir irfan ve muhabbet atmosferi sunar. Yüzyıllardır usta-çırak silsilesiyle aktarılan bu gelenek, bir medeniyetin taşıyıcısı olmuş; sayısız bestekârın, zakirin ve dervişin gönlünde yer etmiş, kelimenin tam anlamıyla bir kültür hafızasına dönüşmüştür.
Günümüzde bu kadim geleneği yaşatmak ve gelecek nesillere taşımak maksadıyla kurulan İstanbul Meydan Meşkleri Topluluğu, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Yurt içi ve yurt dışındaki programlarında meşk kültürünü temsil eden topluluk, yalnızca mûsikî icra etmekle kalmamakta; aynı zamanda bir terbiyeyi, bir irfanı, bir medeniyeti de insanlığın hizmetine sunmaktadır.









